Giresun’da plastik kirliliği dikkat çekiyor!

Giresun’da plastik kirliliği dikkat çekiyor!

Giresun’da plastik kirliliği dikkat çekiyor!

 

TEMA Vakfı Giresun İl Temsilcisi Giresun Üniversitesi Biyoloji Bölümü Biyoteknoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Tamer Akkan, “Akarsularımızın denizle buluştukları noktalardaki plastik kirliliği oldukça dikkate değerdi. Unutulmamalıdır ki, akarsu ve denizlerimizin de belli bir taşıma ve bertaraf kapasitesi vardır, üstelik kirletici olarak ifade ettiğimizi zararlı maddelerin mutlak suretle ekosisteme zararı vardır”

 

Akkan, yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından çevre farkındalığını artırmak amacıyla her yıl 5 Haziran’da farklı bir temayla kutlanan Dünya Çevre Günü’nün bu yılki temasının “Plastik kirliliğine son ver” olarak belirlendiğini ifade ederek, dünyadaki ve Türkiye’deki plastik kirliliğinin ulaştığı boyutlara dikkat çekerek bir an önce önlemler alınması gerektiğine vurgu yaptı.

 

Türkiye’de ilk defa deniz sediment yapısındaki mikroplastik kirliliğinin uzun dönemli izlenmesini Giresun kıyı şeridinde gerçekleştirdiklerini kaydeden Akkan, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Tanju Mutlu ve Doç. Dr. Kenan Gedik ile yapılan bu çalışmanın uluslararası önemli bir bilimsel dergide oldukça kısa sürede yayımlanmasının çalışmanın ve konunun önemini ortaya çıkarttığına dikkat çekti.

 

Akkan, araştırmada Piraziz-Eynesil kıyı hattı boyunca deniz taban çamuru olarak da ifade edilen sediment örneklerinin toplanarak, 2012-2022 yılları arasındaki değişim incelendiğini belirterek, şöyle devam etti:

 

“Tespit edilen mikroplastiklerin yüzde 70'den fazlası 2,5 milimetre uzunluğa sahip ve şekil olarak parça ve liflerden oluşmakta, yapı olarak ise yarıya yakın kısmı polietilenden oluştuğu görülmüştür. Yapılan çalışmada özellikle insan faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerdeki mikroplastik kirliliği dikkat çekmiştir.

 

Bunda da ilk sırada Giresun şehir merkezi ikinci sırada ise Bulancak ilçesi en kirli alanlar olarak tespit edilmiştir. Halihazırda mevsimsel olarak plajlardaki rekreasyonel faaliyetlerin bu duruma etkisinin de göz ardı edilmemesi gerekir. 2012 ile 2022 yılı değişiminde Bulancak ilçesindeki dramatik artışın mutlak suretle dikkate alınması gerekir ki, bu alandaki insan faaliyetlerindeki artışın ve endüstriyel faaliyetlerin hızla gelişmesinin bir sonucu olduğunu unutmamalıyız, önlem almalıyız.”

 

TEMA Vakfı İl Temsilcisi Akkan, yıllardır Giresun deniz ve tatlısu kaynaklarında yaptığı araştırmalardan da edindiği tecrübenin bu araştırma ile doğrulandığı bir diğer bilgiyi de şu şekilde ifade etti:

 

“Derelerimiz olarak ifade ettiğimiz akarsularımızın denizle buluştukları noktalardaki plastik kirliliği de oldukça dikkate değerdi. Bu durumun yıllardır dere yataklarının yöre halkı tarafından çöplerin atıldığı alan olarak benimsenmesinin bir ürünü olduğu ve bunun da mutlak suretle değişmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, akarsu ve denizlerimizin de belli bir taşıma ve bertaraf kapasitesi vardır, üstelik kirletici olarak ifade ettiğimizi zararlı maddelerin mutlak suretle ekosisteme zararı vardır. Bu zarar kısa vadede olmasa bile, uzun vadede mutlak suretle bize yansır.”

 

YÖK tarafından Sürdürülebilir Su Kaynakları Yönetimi başlıklı öncelikli alanda koordine ettiği doktora araştırmalarında da Giresun’un tatlısu kaynaklarının yakın gelecekte bu tarz acılara gebe olduğu izlenimlerini ön gördüğünü de dile getiren Akkan, ayrıca şu konulara değindi:

 

“Şebinkarahisar’daki maden faciası olmak üzere, Espiye, Doğankent ve Çanakçı ilçelerindeki sorunlar yeterince Giresun’un doğal varlıklarına zarar vermeye yöneliktir. Yeşiliyle mavisiyle turistik faaliyetleriyle ön plana çıkması gereken bu nadide güzellikler, insan faaliyetlerinden dolayı aldığı zararlara artık dur denilmesi gerekir. Giresun’daki madencilik işletilmelerinde ilgili merciler tarafından verilen ‘ÇED gerekli değildir kararları’ çok dikkat çekmektedir.

 

Giresun’un sahip olduğu doğal güzellikler ve doğal kaynaklar gelecek nesillere bırakılması gereken en önemli mirasların başında gelmektedir. Hem STK hem de üniversite olarak bu konuda gerekli tecrübe ve yönlendirme alt yapısına sahip birçok öğretim üyesi olmakta, tek eksik noktanın ise yeşil ekonomi, yeşil ürün ve yeşil sürdürülebilir odaklı yerel yönetim anlayışının arttırılması gerekmektedir